Muharrem Soyek ‘ten ‘Bir Gıdım Felsefe Algısı’
Büyük adamlar felsefeye “ruhun gıdası” derler. “Felsefe sana ne verdi?” diye soran Yunanlılara bilge Diogen, “Kaderin tüm darbelerine hazır olmayı öğretti” der.
Felsefe; zekânın, aklın ve bilincin aldığı nefes gibidir. Felsefe yapan kişi, aynı şeylerdeki farkları ve farklı şeylerdeki aynılıkları birleştirip genelliği gören kişidir. Sokrat ve onun gözde öğrencileri felsefeyi “aşkın gerçeklik” bilimi saymışlardır. Platon da Sokrates ’tan aldığı feyz ile felsefeyi, insanın varoluş doyumu gereğince erdemli yetkinlikte bir mutlu yaşama sanatı görürken, Aristo felsefeyi evrensel başlangıçlar sistemi, yani bilimlerin hem öncü hem artçı bilimi olarak görüyordu.
Felsefe her ne kadar her şeyi salt bilme merakıyla bilinçsel irdeleme işi olsa da; genelinde insanın özünü kavramaya yönelik zihinsel bir girişimdir. Bu yüzden kimine göre felsefe vicdan algısıyla kotarılan biliş durumu; kimineyse, insan aklının hayat üzerindeki bilimsel sonuç hedeflerine uyarlı insanca tavrı ifade eden görüş sistemidir.
Arap İslam filozofu Al-Kindi (Yaqûb Kindi), bilgelerin felsefeye altı kutlu tanım düzdüklerinden söz eder:
- Felsefe, bilgelik demektir.
- Felsefe, ilahi eserlere benzer fırsatları ortaya çıkartmaktır.
- Felsefe, ölüme sahip çıkmaktır.
- Felsefe, bilgeliğin sanatıdır; bilgelik ise sadece bilgeliktir.
- Felsefe, kişinin kendini algılamasıdır.
- Felsefe, ortak ve sonsuz şeylerin bilimidir.
“Felsefe ne yapar?” sorusu yanlıştır; doğrusu: “Felsefeyle ne yapılır?” diye sorulmalıdır. Şimdi düşünüp de veriyorum sorunun yanıtını: “Felsefeyle, insan kendini kendinden daha erdemli yücelikte bir kendi olarak yeniden yaratır.” M. Soyek
Sonuçsal kavrayışımla diyorum ki: Felsefenin temel konusu varoluştur ve amacı da varlığın gerçekliğini algılayıp onu erdemli yaşam bilgisine dönüştürmektir…
Muharrem Soyek